| 
       
		
		Mehmet Baykan Türkiye'de 5 bine yakın kulüp, 10 bin civarında takım, 15 
		bine yakın antrenör ve 215 bin lisanslı futbolcusuyla büyük bir aile 
		olan amatör futbol organizasyonun en başındaki isim. 
		  
		
		
		Sayın başkanım öncelikle ASKF hakkında bizleri bilgilendirir misiniz ?
		Nasıl kuruldu ? Konya'da kaç amatör spor kulübü var ? 
		
		
		Konya Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu 18 Ocak 1986 tarihinde o 
		yıllarda Konya'ya bağlı Karaman'da ki kulüplerinde içinde bulunduğu 
		20'ye yakın amatör kulübümüzün bir araya gelmesiyle kurucu genel başkan 
		merhum Faik Özköksal başkanlığında kuruluşu gerçekleştirilmiş ve yıllara 
		bağlı olarak üye sayısını sürekli artırmış, bugün itibariyle de 90 
		civarında üye kulübü çatısı altında barındıran bir kuruluştur. Ve amatör 
		spor kulüpleri federasyonu üye kulüplerinin sivil toplum örgütü olarak 
		ülke genelindeki 77 amatör spor kulüpleri federasyonu gibi 
		faaliyetlerini, bizim başkanı olduğumuz üst kuruluş Türkiye Amatör Spor 
		Kulüpleri Konfederasyonu'na bağlı olarak faaliyetlerini yürütüyor. 
		  
		
		
		
		AMATÖR KULÜP YÖNETİCİLİĞİ GÖNÜL İŞİDİR 
		
		
		
		Sayın Baykan Konya'daki amatör spor kulüplerinin bazılarının sıkıntılı 
		olduğunu biliyoruz. Bu kulüplerimizin gelişmemesinin sebepleri nedir? 
		Federasyon ve kulüpler üzerine düşeni yeterince yapıyor mu ? 
		
		
		
		Bir kere kulüp yöneticiliği gönüllü bir iş. Kimseyi zorla "gel kulüp 
		yönetici ol" ya da "dernekçilik yap" gibi zorlamazlar. Bu işler 
		sevenleri tarafından gönüllü olarak yürütülen çalışmalara sahne olan 
		kuruluşlar. Tabi spor kulüpleri kurulup yola çıktığı zaman bir mekân, 
		spor malzemesi, sporcu temini ve faaliyet gösterdiği alanda 
		çalışmalarını yürütebilmek için maddi manevi çeşitli katkılar tedarik 
		etmek, temin etmek durumunda. Bu alanda yaşanan sıkıntılara çokta 
		sıkıntı olarak bakmamak lazım. Az önce de dediğim bu bir gönül işi sevda 
		işidir. Bu işi insanlar sevdiği için yapar, gençlerimize hizmet için 
		yapar, oradan bakmak lazım. Yani kimse çile çekmeye talip değildir. Bu 
		alanda, sportif alanda kulüplerimize baktığımız da gençlerimizi daha iyi 
		şartlarda daha iyi ortamlarda spor yapmaya yönlendirmiş kişiler gruplar 
		var. Tabi bu çalışmalar yürütülürken çeşitli eksikliklerin olması da 
		muhtemeldir. Kurul kulüplerimiz var belediye kulüplerimiz var. Bu 
		kulüplerimizin amatör kulüplerimiz için en büyük ihtiyaç olan maddi 
		anlamda bir sıkıntı çekmeyeceği muhakkak. Mutlaka bir bütçe 
		doğrultusunda hareket ediyorlar. Bu tür kulüplerimizde yaşanan en büyük 
		sıkıntı kulüp yöneticiliğinin bilgi, donanım, eğitim anlamında 
		liyakatsiz kişiler tarafından zaman zaman yapılabiliyor olmasıdır. Yani 
		bir kulüp başkanlığının kulüp yöneticiliğinin bir miktarda olsa deneyim 
		gerektiren, sportif anlamda temel gerektiren ya da aşama aşama 
		yöneticilik anlamında kendisini geliştirip tamamlayıp kulüp başkanlığına 
		kadar uzanan bir süreci tamamlaması gerektiğinin doğru olduğunu 
		düşünüyoruz. Bu kulüplerimizi bir kenara bırakıp gençlik kulüpleri diye 
		nitelendirebileceğimiz semtlerimizde, mahallelerimizde kurulan ya da 
		belli bir arkadaş gurubu içerisinde kurulan kulüplerimize baktığımız 
		zaman ise yaşanan sıkıntı kurum, müessese ve belediye kulüplerine karşı 
		maddi anlamda bir rekabet eksikliği yaşanabiliyor olmasıdır. Bu başta
		
		
		
		10 
		mağlubiyet demektir. Tüm kulüplerimizin de eşit şartlar içerisinde 
		mücadelesini devam ettirebilmek gibi bir imkânı sağlayabilmek ne yazık 
		ki çok mümkün değil. Bizim zaten özellikle belediyelerimize ve kamu 
		kurumlarımıza kulüp noktasındaki taleplerimizin hele hele 
		belediyelerimize daha çok futbol dışı branşlarda örneğin Konya'nın 
		bisiklette, Tokat'ın güreşte, Hatay'ın geleneksel sporlarda, o yörenin 
		özelliklerini barındıran branşlarda faaliyet göstermesi noktasında 
		yönlendirme yapmaya çalışıyoruz. Ülke genelinde bu çalışmamız var. Ama 
		illa ki sorunları ortaya koyacaksak en önemlileri ekonomi, malzeme 
		temini, sporcu temini ve tesislerden orantılı olarak faydalanabilme 
		noktasında kimi yerlerde sıkıntı yaşanması. Tabi Konya bazında bakacak 
		olursak inşallah 1 yıl içerisinde tesis konusunda eksiklerimizi hemen 
		hemen tamamlayacağımızı düşünüyoruz. Futbol kulüplerimizi ele 
		aldığımızda Şehit Muharrem Samur Stadı, Selçuklu Belediye Stadı, 75.Yıl 
		Cumhuriyet Stadı, Karahüyük'te Meram Belediyemizle birlikte 
		gerçekleştireceğimiz ve sentetik zemini Türkiye Futbol Federasyonu 
		tarafından temin edilen diğer tüm inşasının ise Meram Belediyesi'nce 
		yapılacağı yeni saha ve Dumlupınar sahasının da zeminin ve çevresinin 
		yenilenmesiyle birlikte tesis konusunda ki sıkıntıyı uzun bir süre bir 
		daha yaşamamak üzere atlatacağımızı düşünüyorum. Tabi tesis deyince hep 
		gündeme Konya da futbol kulüplerimizin gittiği 3 nolu toprak sahamız 
		geliyor. Bu alanda şunu söyleyebilirim ki Saraçoğlu'nda dört tane çim 
		saha boş duruyorken amatör kulüplerimizin toprak sahada antrenman 
		yapmaya devam etmesinin sebebi yine ekonomidir yine paradır, taşıma 
		noktasında sıkıntı yaşanabiliyor olmasıdır. Tabi bütün bunları 
		söylememiz bir durum tespiti içindir. Yoksa bir taraftan da 
		kulüplerimize her yıl Büyükşehir Belediyemizce malzeme desteğinin 
		yapılmaya devam edildiğini, kulüplerimizin deplâsman giderleri için 
		gençlik kulüplerimize maddi kaynak, kumanya katkılarının yapıldığının ve 
		Özel idare tarafından ilçe kulüplerimize malzeme yardımlarının yapılmaya 
		çalışıldığını biliyoruz. Tabi her şey temin edilecek, kulüp yöneticiliği 
		yapılacak, buda imkânsıza yakın bir hadise. O zaman amatörlüğün adı 
		kalmaz. Amatör kulüp yöneticiliğinin anlamı zaten üretken olmak, sponsor 
		bulmaktır. Yani başta da belirttiğimiz gibi bu bir gönül işidir. 
		
		
		
		Sponsor dediniz, tam bu nokta da şunu sormak istiyorum. Her ne kadar 
		belediyeler veya diğer bazı kuruluşlar destek olsada imkansızlıklar yada 
		sponsor bulamama nedeniyle ligden çekilen takımlarız da oldu. Bunların 
		önüne geçmek için yeni imkânlar oluşturma çalışmalarınız var mı ? 
		
		
		
		Zaman zaman kulüplerimizin faaliyetlerine son verdiğini görüyoruz. Bunun 
		sponsor bulamama yada imkânsızlıklar nedeniyle olmasının ötesinde bu 
		nokta da birkaç örnek vereceğim; kuruluş tarihi 1950'li yıllar olan 
		Stadspor ve kuruluş tarihi 1927'ler olan Selçukspor hala faaliyetlerine 
		devam ediyor ve her dönem bir gönüllü arkadaşımız çıkıp takımlarla 
		ilgileniyor. Mesela Selçukspor'da belki aile büyüklerinin de kurucusu 
		olduğu Sayın Zahir Renklibay'ın olağanüstü çabalarıyla son 15-20 yıldır 
		çalışmalarını sürdürüyor. Stadspor'da son dönemlerde moral destek maddi 
		destek anlamında Sayın Nihat Çelikkollu'nun fazlasıyla birtakım 
		çabalarının olduğunu biliyoruz. Bu kulüpler faaliyetlerini yıllardır 
		devam ettiriyor da saman alevi gibi zaman zaman bir hevesle kurulup ve 
		başlangıçta çok hedefli başlayıp sonra sonuç alınamayınca kapanan 
		kulüplerimizi biliyoruz. Maddi imkânsızlıklar ve çalışma zorlukları 
		sebebiyle faaliyetlerini durduran kulüplerimizi elimizden geldiğince 
		destekleyip devam ettirmeye çalışıyoruz ancak "amatör ve transfer" 
		kelimelerinin yan yana hiç yakışmadığı bir yapıyı ortaya koyup, yüksek 
		bütçe ve yüksek paralar harcayıp gündeme gelerek arzuladığı hedeflere 
		birkaç yıl içerisinde kavuşmak gibi bir düşünceyle yola çıkarsanız en 
		ufak kırılmada mutlaka sıkıntı yaşarsınız. Böyle kapanan kulüplerimize 
		kapanmış kulüpler olarak bakmıyoruz, bazı yönetici arkadaşlarımızın 
		istediği neticeyi istediği zaman diliminde elde edemeyince kenara 
		çekilmiş hevesini almış yapılar olarak görüyoruz. Büyük hedefler sabır 
		ister. O yüzden sponsorluk dediğiniz bir forma, bir malzeme, bir 
		deplasman desteği bunlar bulunuyor zaten. Bulunmazsa az önce de 
		örneklerde verdiğimiz Stadspor, Araplarspor, Selçukspor, Hilalspor gibi 
		kulüpler devam edemezdi. Bir Özdağspor var, bir Hakimiyetspor var 
		mesela, kulüp başkanımız Süleyman Bey bir anlatsın size. Yani mahalle 
		arkadaşlarının meydana getirdiği ve yürüttüğü kulüpler. Ama tüm bunların 
		yanı sıra sınırsız maddi imkânları heba edip belki bir amatör kulübün 10 
		yıllık giderlerine karşılık gelebilecek birkaç yıllık faaliyet sonunda 
		çalışmalarını durduran kulüplerimizde var maalesef. 
		
		
		
		MERAM BELEDİYESİ DOĞRU YOLDA 
		
		
		
		Sayın başkanım Konyalı sporcumuz Nazmiye Muslu hem kendi ismini hem de 
		şehrimizin ismini tüm dünyaya duyurdu ve halterde dünya şampiyonu oldu 
		ayrıca yılın sporcusu seçildi. Bu sporcumuz Meram Belediyespor'un 
		bünyesinde. Bu çerçevede belediyelerin spora ve sporcuya verdiği desteği 
		nasıl değerlendiriyorsunuz ve bu noktada Meram Belediyesi'nin son 
		yıllarda sporda yaptığı atılımı nasıl buluyorsunuz ? 
		
		
		
		Belediyelerin spora verdiği desteği Nazmiye Muslu evladımızın 
		başarısında elde ettiği derecede değerlendirmek bu sorunun cevabıdır. 
		Biraz önce de dediğim gibi belediyelerimizin özellikle futbol dışı 
		branşlarda faaliyetin az olduğu branşlarda desteğinin olması ve 
		bölgesindeki diğer kulüplere de bu bağlamda maddi manevi destek 
		sağlaması gerekli. Nazmiye Muslu Meram Belediyespor'un sadece formasıyla 
		müsabakalara katılmıyor, onun verdiği maddi destekle, sağladığı 
		katkılarla dünyanın bir ucuna gidip başarılı sonuçlar alabiliyor. 
		Konya'da bu tür örnekleri çoğaltabilmek mümkün. Bisiklet, halter, 
		basketbol, voleybol yani belediyelerin yapması gereken bu olmalı. Bir 
		belediyemiz bisiklete sahip çıkarken bir belediyemiz haltere bir diğeri 
		boksa, güreşe sahip çıkmalı. Futbolu birileri yapıyor mutlaka. Ben bu 
		noktada Meram Belediyemizin spor konusundaki yürüyüşünü doğru buluyorum 
		ve Başkan Serdar Kalaycı Bey'e teşekkür ediyorum. Diğer branşlarda da 
		etkin olmasını gerekli görmekle beraber Nazmiye Muslu isminde sembolize 
		olan mevcut durumun hiç yadsınamayacak bir başarı olduğunu belirtmek 
		isterim. 
		
		
		
		Başkanım bir süredir gündemde olan yeni stadyum projesindeki gelişmeleri 
		ve projenin şu anki durumu hakkında da bizleri aydınlatabilir misiniz ? 
		
		
		
		Gelişmelerle ilgili bir kesin sonuç ifade edebilecek durumda değilim. 
		Ama gerek Konya Büyükşehir Belediye Başkanı'mızın gerekse spordan 
		sorumlu Devlet Bakanımız Faruk Özak'ın açıklamalarından biliyoruz ki 
		yakın zaman içerisinde Konya'da yeni stadın temeli atılacak. Karşılıklı 
		görüşmelerin tamamlanıp teknik anlamda gereken şartların yerine 
		getirildiğini Bakanımızın ve Büyükşehir Belediye Başkanımızın 
		açıklamalarından biliyoruz. Bu proje ileriye yönelik büyük bir yatırım 
		olacak. Spor organizasyonlarının olmazsa olmazı spor tesisidir. 
		Tesisiniz olduğu takdirde büyük organizasyonların şehrinizde ya da 
		ülkenizde gerçekleşebilmesi mümkün. Hiç şüphesiz bu büyük bir adımdır. 
		Bu projenin ayrıca şehrimize büyük katkısı olacaktır. 
		
		
		
		Bu nokta da şunu sormak istiyorum. Yeni stadyum sadece büyük bir stattan 
		mı ibaret olacak yoksa şu an faaliyette olan stat gibi çevresindeki bir 
		çok aktivite alanıyla bir kompleks şeklinde mi olacak ? 
		
		
		
		Evet, mevcut stat gibi çevresinde çeşitli spor tesislerinin de olduğu 
		bir yapı olacak. 
		
		
		
		Siz uzun yıllardır spor camiasının içinde yer alıyorsunuz. Sporla 
		özdeşleşen bir hayatınız var diyebiliriz. Bundan bir yıl önce de Türkiye 
		Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu (TASKK) başkanı seçildiniz. Tüm bu 
		yoğunluğunuzun içinde eğitim hayatınızı da aksatmadınız ve bundan birkaç 
		ay önce avukatlık stajını bitirdiniz, bir kez daha tebrik ederiz. Bu 
		sizin azimli bir kişi olduğunuzun da bir göstergesi. Bu noktada 
		Konya'nın ve Konyalının sizden beklentileri de artıyor. Bu çerçevede 
		bundan sonraki hedeflerinizden ve yapmak istediklerinizden bahseder 
		misiniz ? 
		
		
		
		Spor yöneticiliğimiz 1988'de amatör kulüp yöneticiliğiyle başlıyor. 
		Hayatımızın her aşamasında toplumumuza şehrimize ülkemize faydalı 
		olabilmek ve faydalı çalışmalar üretebilmek gibi bir yapının içerisinde 
		olduk. Geriye baktığımızda bu noktaya gelebilmek gibi bir uğraşımız 
		olmadığı muhakkak. Ama dönüp fotoğrafı okumaya görmeye çalıştığımızda 
		içinde olduğum çevrelerde hep üretken olma gibi bir çaba taşıdığımı 
		görüyorum. Hep iddia sahibi oldum. 40 yaşından sonra hukuk fakültesini 
		bitirmemin altında da bir iddia sahibi olmuşluğumuz yatıyor. Geriye 
		dönüp baktığımda tabloyu öyle okuyorum. Nedir o süreç; 2004 yılında bir 
		Meram Belediye Başkanlığı aday adaylığı süreci yaşadım. O süreçte 
		hakkımda "o görevi çok iyi yapar, ama yüksek öğrenimi yok" ifadeleri 
		bizi gerçekten kamçıladı. Ve belki de hukuk fakültesine 1982'lerde 
		atılan adımın 2009'larda tamamlanmasının altında bu tür serzenişler 
		yatıyor. Ama tümüne baktığımızda yükselerek devam eden ve spor alanında 
		hizmet yürüten bir yapının sahibiyiz. Bu spor olmayabilirdi de bir vakıf 
		hizmeti olabilirdi, siyaset ya da başka bir dal olabilirdi ama mutlaka 
		kişiliğimiz, yapımız itibariyle bir şey olacaktı. 
		
		
		
		Dün birilerine geçilmişiniz, bugün o geçildiğiniz birileri nerelerde siz 
		nerelerdesiniz, yarın sizin geçtiğiniz birileri hizmet anlamında daha 
		iyi noktalarda olup siz köşenize çekilmiş olabilirsiniz. Ama sürecin 
		sonunda ben üstlendiğim görevleri layıkıyla yerine getirmişim 
		diyebiliyorsanız ve sürecin sonunda içinde bulunduğunuz toplumda itibar 
		görüyorsanız takdir taltif görüyorsanız önemli olan budur. Yoksa bir 
		parmak balın verdiği tat ne kadar sürerse yaptığınız görevler bittiğinde 
		de ben inanıyorum ki bir parmak balın tadını ancak hissettiğiniz bir 
		zaman gibi hissedersiniz geriye dönüp baktığınızdaki süreci. Yani önemli 
		olan üretken olabilmek önemli olan ortaya sonuç koyabilmektir. Zaman 
		zaman anlattığım bir konu var. Ben 2004 yılında futbol federasyonu 
		yönetim kurulunda görev aldığım zaman bana, çok üst noktalarda teknik 
		anlamda görev yapan bir Konyalı arkadaşımıza sahip çık diye bir tavsiye 
		geldi. Bir anda dedim ki "peki bize kim sahip çıkacak?". Bahsedilen 
		arkadaşımızın maddi varlığı kariyeri bizim o anda bulunduğumuz kariyerin 
		çok çok üstünde. 
		
		
		
		Bazen susmak bazen de konuşmak hatadır. Hal böyle olunca hep şununla 
		karşılaşıyoruz. Şehrimiz sportif manada başarılar yakaladığı zaman hiç 
		akla gelmeyen bir kişisiniz. Ama başarısızlıklar yaşandığı zaman bedel 
		ödettiril-meye çalışılan üstelik ne yapalım nasıl edelim diye hiç akıl 
		sorulmadan bir fikir alışverişi yapılmadan size fatura kesilmesi gibi 
		bir tabloyla karşı karşıyasınız. 
		
		
		
		Bunun siyasette de böyle olduğunu görebiliyoruz. 
		
		
		
		Evet öyle. Yani Hızlı tren, Mavi Tünel gibi hizmetlerin oluş 
		noktalarında Konya adına siyaset yapan ve üreten hiçbir siyasetçiye 
		teşekkür edilmez ama Konya, içinde olması gereken bir çalışmada olmadığı 
		zaman siyasetçilerin fotoğrafları manşete çıkartılır. Bunları şikâyet 
		etme maksadıyla söylemiyorum ama siz toplumun önüne çıkmışsanız bunlarla 
		karşılaşmak durumundasınız ve karşılaşacaksınız. Bunların tesellisi 
		nedir biliyor musunuz ? işte Meram Belediyesi'nin yayın organı için size 
		değer verirler, konuşulması gereken birisi olarak görürler gelir 
		röportaj yaparlar, mutluluğu burada yakalarsınız. Siz yürüyen süreçte 
		bir takım şeyleri göremeyebilirsiniz, duyamayabilirsiniz. Meram Belediye 
		Başkanı Sayın Serdar Kalaycı hizmet süreci içerisinde yaptığı iyi 
		şeylerin takdirini göremeyebilir ama hoşa gitmeyen bazı eksikliklerin 
		tekdirinin hemen karşısına çıktığını görebilir. Önemli olan sizin kendi 
		duygularınızı benliğinizi kontrol ettiğinizde "ben bu işin hakkını 
		veriyormuyum" diyebiliyorsanız ve hizmette bir süre de olsa sürekliliği 
		sağlayabiliyorsanız başarı budur. Bu iş gönül işidir, gönüllü işidir. 
		Herhangi bir maddi kazanım elde etmeden çok şükür ki o tür görevleri 
		yaptık hep gönüllü olarak yürüttüğünüz görevlerin size verdiği haz ve 
		duygu her şeyin üstündedir. 
		
		
		
		Sayın başkanım yoğun gündeminiz arasında bizlere vakit ayırdığınız için 
		ve sorularımıza verdiğiniz içtenlikle cevaplar için çok teşekkür ederiz. 
		Başarılarınızın devamını diliyoruz.  |