Tarih sayfaları 1978 yılını gösteriyordu. O zamanki
ismiyle Türkiye Amatör Futbol Birinciliği müsabakalarında ilk defa
ilimizden bir amatör takım; Türkiye Şampiyonu olalı koskoca bir yıl
olmuş, tekrar şampiyon olmak için Konya etabını yine şampiyon bitirmiş
ve Isparta’da oynanacak müsabakalarda geçen yılki derecesini tekrarlamak
için hazırlanıyordu.
Bu amatör futbol takımının ismi Konya Demirspor,
futbolcularından bazıları da hatırladığım kadarıyla; Mehmet Özdil, Birol
Yalçın, Ali İhsan Arslan, Tahir Taşyüz, Muzaffer Erden, İsmet Demir,
(Torik) Mehmet Terkanlıoğlu, Veli Fidan, antrenörü dönemin yıldız
isimlerinden rahmetli Naci Renklibay ve takımın başkanı da efsane Ali Gözönü idi.
Takım dönemin kalbürüstü futbolcularından oluşmuş olması
rakip takımlarının korkulu rüyası olmuştu. Sahada duruşları, fizikleri
ve teknikleri üst düzeyde adeta profesyonel bir takımdan farksızdı. Bu
durum tabii ki rakiplerinin karşılaşmak istemediği bir takım olmuştu
Konya amatör futbol liglerinde. Birol’un fiziğinden korkmayacak,
Torik’in rakip hücum oyuncularını nefes aldırmayan defans anlayışının,
Tahir’in raket gibi olan sol ayağını kullanışı, İtalyan milli takımının
sol beki Cabrini’den eksiği yok fazlası var dediğimiz ve Mehmet Özdil’in
hızına yetişecek bir defans oyuncusunun henüz liglerde olmadığı
yıllardı. Bu takım bugün olsa 2. ya da 3. Lig’de rahatlıkla mücadele
edecek bir kadroydu desek abartı olmaz.
Takım, Türkiye şampiyonasına öyle hazırlanıyordu ki
yıllarca Konyaspor formasını başarıyla taşımış antrenörü Naci hoca,
perşembe günü taktik hazırlık maçını o dönemlerde 2. Lig’de mücadele
eden Konyaspor ile almıştı. Maç eski stadyumda 1 nolu sahada
oynanacaktı. Her perşembe günü Konya amatör küme takımları ile hazırlık
maçı yapan Konyaspor’u seyretmek üzere kapalı tribünün sol tarafındaki
alana taraftarlar alınırdı. Abartmayalım en az 2 bin seyirci nefeslerini
tutmuş Konyaspor-Konya Demirspor takımlarının maçını izlemeye gelmişti.
Uzatmayalım maç başladı! Ama ne maç? Kıran kırana gidiyor, futbolcular
adeta çok önemli resmi bir maç gibi mücadele ediyor, sertlik
alabildiğine fazla, tekmeler havada uçuyordu. İkinci yarının ortasında
Konyaspor teknik direktörü Arif Çetinkaya, maçın bu sertlikle devam
etmesi halinde sakatlık çıkabileceği endişesi taşımasına rağmen hırslı
yapısı nedeniyle fazla ses çıkarmıyordu. Naci hoca da gidişattan pek
memnun değildi her an bir oyuncu sakatlanabilirdi. En sonunda yılların
tecrübesi iki hoca göz göze geldiler ve 70. dakika civarlarında maçı
sonlandırdılar. Skor mu? O dönemlerde Konyaspor’un amatör takımlarla
yaptığı maçlar ya berabere biter ya da çok az farkla genelde Konyaspor
kazanırdı.
Gün geldi çattı Konya Demirspor, Isparta’da mücadele
edeceği şampiyonanın grup maçları için yola çıktı. Başkan Ali Gözönü,
yöneticiler Ahmet Demirel, Ahmet Mıcık, Dişçi Emre Ayas, antrenör Naci
Renklibay ve futbolcular neşe ve gırgır şamata içinde Isparta’ya
vardılar.
Konya Demirspor ilk maçını Kütahya temsilcisi Tavşanlı
Linyitspor ile oynadı. Gücü yerinde bir takım görüntüsü ve üstün formu
ile müsabakayı 1-0 kazandı. İkinci maçta rakip; dönemin dehşet
takımlarından Muhafızgücü idi. Naci hoca maçta önce soyunma odasında
futbolcularına;
“Sakın rakipten çekinmeyin, evet isimli iyi futbolcuları
var, iyi bir takım kabul ama”
söyleminin ardından sesini daha da yükselterek
“Ama toplama bir takım, süreklikleri olmadığı için
istikrarsız bir takım, sizler gibi yıllardır bir arada oynamamış, asker
futbolcular”
dedi.
“Dikkatli, disiplinli oynamazsak çıkar beş yeriz ama beş
atamayacağımız bir takım, yenebilirmiyiz? Elbette yenebiliriz ama
mücadele şart”
diyerek konuşmasını bitirdi ve takım sahaya çıktı.
Maça Muhafızgücü çok iyi başladı. Sağlı sollu atakları
ile gol her an gelebilirdi. Dakika 15-20 olmuş, Demirspor’un o dakikaya
kadar gol yememesi sevindiriciydi. Ama bunun böyle gitmeyeceğini bilen
kurt hoca Naci Renklibay oyuna müdahale etti. Muhafızgücü’nün 11 forma
numaralı sol açıkta oynayan futbolcusu adeta takımın tüm hücum gücünü
yönlendiriyor, tüm ataklar onun bölgesinden geliyordu. Karşısında sağ
bek oynayan Torik zor anlar yaşıyordu. Oyunun duraksadığı bir anda
Torik’i yanına çağıran Naci hoca
“Bak oğlum bu 11 numaranın bir daha top ayağına
değmeyecek”
sözlerini birazda sert ve ağzından köpükler çıkararak söylemesi Torik’i
gaza getirdi. Ne yapsın adam çok hızlı, ayağına hakim Allah için
yetenekliydi. Oyun tekrar başladı ama Torik’in gözü topta ve oyunda
değildi, 11 numarayı kesiyordu, nefesi adamın ensesinde fırsat
bekliyordu. Normal şartlarda bu oyuncuyu durdurması nerdeyse imkânsızdı.
Dakikalar 25’i gösterirken 11 numara yine sol açıkta topu dürtüp Torik’i
tam ekarte edeceği bir anda Torik çizgide rakibine doğru uzunları yaktı,
üç metreden öyle bir atladı ki adamın iki ayağı birden yerden kesilip
çuval gibi çizgi dışına düştü. Sonuç! Torik kırmızı kartla oyun dışında
kalırken rakibi sedye ile sahayı terk etmek zorunda kaldı ve tekrar
oyuna dönemedi. Demirspor on kişi kalmasına rağmen rahatladı. Çünkü
rakip takımın yıldız oyuncusunun olmayışı Muhafızgücü’nün hücum gücünü
zayıflatmıştı. Maçı 0-0 tutan Demirspor, Birol’la bir de gol bulunca
eksik oynadığı rakibine karşı maçı 1-0 kazanarak finale yükseldi.
Şampiyona da finale yükselen Demirspor dinlenme gününde
Isparta sokaklarını geziyordu. Eşofmanlar o biçim, kolej takımı edasında
havalı havalı cadde de gezerken karşılarına finalde oynayacakları
Muğlaspor’un futbolcuları denk geldi. Bizimkilerin fiziği daha doğrusu
boyu pusu kara yağız halleri rakibi belki korkutmuştu ama rakip
Muğlaspor’lu oyuncularının çoğu çok genç ve ufak tefek olmaları
bizimkilerin
“Ne oğlum bunlar çocuk”
türünden lakırdıları ve rakibi hafife almalarından Naci hocanın herhalde
haberi yoktu, olsaydı asla böyle bir tutuma izin vermezdi.
Maç günü ve saati gelmişti her iki takım sahada
ısınıyordu. Muğlaspor’un hakikaten minyon tipi ve fiziği ile 7 numaralı
oyuncusu çocuk gibiydi. Keza 11 numaralı oyuncu da biraz daha olgun ama
oda, diğeri de fizik olarak bizim Birol Yalçın’ın nerdeyse hem boy hem
kilo olarak yarı ebatındaydılar. Demirspor’un defansında Torik’in cezalı
olduğu için olmadığı final maçı başladı. Ama ne başlayış sağda 7 numara
solda 11 numara hallaç pamuğu gibi atmıştı Demirspor’un beklerini adeta
başlarını döndürmüştü. Dakikalar 20’yi gösterirken skor 4-0 olmuş
bizimkilerin dili dışına çıkmış rakip Muğlaspor’la oynamıyorlar,
seyrediyorlardı. Naci hocanın oyuna müdahale şansı bile olmadı. Bir gün
önce Demirspor’lu futbolcuların çarşıda
“Çocuk bunlar”
deyip hafife aldıkları rakip sahada son sözü söylemişti.
Şampiyona sonu Konya dönüşünde futbolcular ağız birliği
etmişçesine
“Başkanım, hocam Muğlaspor’un 7 ve 11 numarası dehşet”
diye öve öve bitirememişlerdi. Böyle açık oyuncular bırak amatörde,
Konyaspor’da bile yok diyorlardı, ağız birliği edercesine. Hatta
Konyaspor’da genel kaptanlık yapmış Ali Gözönü’ye
“Başkanım, Konyaspor başkanı ve yönetimle görüşün bu
futbolcuları Konyaspor’a kazandırın, transfer edin, kaçırmayın”
demeleri üzerine Konya dönüşünde gerekli girişimlerde bulunan Ali başkan
maalesef gerekli desteği görememişti. Zamanın yöneticileri profesyonel
takıma amatör takımdan oyuncumu alınırmış demelerinin yanında hemde bu
fizikle profesyonel takımda oynayamazlar söylemleri ile belki çok kolay
olabilecek bu transferler daha başlamadan bitivermişti.
Konyaspor’a transferleri çok ucuz olacak Muğlaspor’un
amatör takımından sözünü ettiğimiz bu futbolculardan; 11 numaralı olanı
Boluspor’da profesyonel olup daha sonra Zonguldakspor, Sarıyer,
Fenerbahçe ve milli takımımızda yıllarca mücadele eden Sercan Görgülü
ile diğer 7 numaralı olanı da yine Boluspor’da profesyonel olan Sarıyer,
Fenerbahçe ve 34 kez başarıyla milli takımımızda oynayan Rıdvan
Dilmen’den başkası değildi. |