Gönüllü
yöneticilik; hafta sonları evlerinde çocukları ile yapacakları sabah
kahvaltısından ve aileleri ile geçirecekleri zamandan çok deplasman
yollarını, futbol sahalarını; yenmeyi ve yenilmeyi, sevinçleri ve
hüzünleri ile büyütüp, acıyı bal eyleyen yöneticilerimiz, amatör
futbolumuzun gerçek kahramanlarıdır.
Amatör
spor kulüplerimizde hep onlar vardır. Sadece varlıkla değil yoklukla da
var olmanın ve gönüllülüğün anlatılmaz emeği ile bezenmiş, sevgi
zenginliğini futbol takımlarının forma renklerinde hissetmiş ve doyasıya
yaşamışlardır.
Her pazar maç için
evden çıkarken şu sözleri çok duymuşlardır eşlerinden: “Bitmedi
şu maçınız yenseniz ne olacak yenilseniz ne olacak bilemedim gitti!”
“Kimse de bilemedi zaten yenge, kendileri de dahil o maçların bittiğini
ya da bitmediğini.” Çünkü
saf ve arınmış yüreklerinde futboldan başka bir sevdaya yer vermemişti
onlar.
Maçların
öfke sarmalında mısraların yerini, bazen küfürlü kafiyeler alsa da
duyguları vardır onların. Belki kendilerini kaybedip kavgacı olmuşlar
ama galip geldiklerinde olduğu gibi mağlup olduklarında da büyük
olabilmişlerdir her zaman.
Tribünde ya da
yedek kulübesinde, takımının attığı bir gol sonrası “helal
olsun sizlere” diye
haykırıp, terle ıslanmış, kazançlarını kulüplerine harcayanlar da
onlardır. Yaşamla buluşmalarının senaryosunu, takımlarının maçlarına
göre kurgulayan, şarkıları
takımları için uyarlayıp taraftarları ile bütün olanlar da onlardır.
İlçelerinin,
kasabalarının, köylerinin ya da mahallelerinin spor kulüplerine
nihayetsiz sevdalı olanlarda onlardır. Bitmez tükenmez heyecanları ve
aşkları ile bugün olmadı, yarın mutlaka nakaratıyla klasik “önümüzde
ki maçlara bakacağız” sözlerini
söylemekten bıkmayan da gene onlardır.
Takımları
küme düşse de eski tabirle gençliği kahve köşelerinden çekip çıkarmanın
gururu ile sonuçta hep kazanan ve teşekkürü dibine kadar hak eden de
amatör futbolumuzun gerçek kahramanı “onlar” olacaktır. |