Pazar günü
Ankara'daydım...
Tekvando, Bisiklet ve
Karate'nin genel kurulları yapıldı...
Türkiye'yi ilgilendirdiği
gibi Konya'yı da yakından ilgilendiriyordu bu genel kurullar...
Tekvando'da Metin Şahin
rakipsiz olduğunu bir kez daha gösterdi...
Bisiklette ise Emin
Müftüoğlu, çabalarının, gayretlerinin, spora hizmetinin karşılığını bir
kez daha başkan seçilerek aldı...
Konyalı değil, ama bir
Konyalı gibi çalışıyor...
Karate'de ise bu şehrin
önemli spor adamlarından Hikmet Yanartaş'ın da isminin bulunduğu liste,
tek adaylı seçimle “yola devam” kararı aldı...
Ankara'da şunu gördüm...
Konya artık sporda “zurnanın
son deliği” değil...
Konya'ya da, Konya
insanına da alaycı bakışlardan eser kalmamış...
Önemli bir spor adamının
ağzından duyduğum “Bu
gidişle Konya'ya yerleşeceğim, Konya'da yaşayacağım” gibi
bir cümle kurması, açıkçası gururumu okşadı...
İsmi önemli değil...
Kurduğu bu cümlelerde
samimi olması, Konya'yı önemsemesi, Konya'ya bakışının değişmesi, benim
için Konya'ya yerleşmesinden ya da Konya'da yaşamasından daha
önemliydi...
Tabi ki, durduk yerde
sevmediler Konya'yı ya da Konyalıları...
Bu insanların, bu güzel
sözleri söylemelerinin tek ve en önemli sebebidir Spor Genel Müdürü
Mehmet Baykan...
Bir bilenidir...
Akil adamıdır, akıl
verenidir...
Kısacası velinimetidir bu
şehrin...
Temiz yüzüdür Türk
sporunun...
Dahası hem yatırımcı, hem
de yaptırımcıdır...
Daha ne olsun ki...
Özetle Konya, Mehmet
Baykan'ın imkanlarını iyi değerlendirmeli...
Çünkü makamının hakkını
iyi veriyor...
Spora verdiği hizmet, Spor
Genel Müdürlüğü ile taçlandırıldığında pekçok kişi şüphe ile bakmış
olabilir...
Ama bugün gelinen noktaya
bakıldığı zaman “Spor
Teşkilatı”nın dünden daha aktif olduğu net bir şekilde
görülebilir...
Baykan kimseden
etkilenmeden, ama etkileyerek kendi bildiğince yoluna devam ediyor
Dolayısıyla da Fener,
Baykan'ın gözüne değil, önüne tutulmalı...
Ki önünü daha net
görebilsin...
Konya'nın derdini kendi
derdi gibi görenin az sayıda olduğu bu şehirde “Baykan”ların
çoğalmasında yarar var...
Nokta.
xxx
KONYASPOR
2-2'lik sonuca tabi ki
üzüldük...
Hem de 2-0 öndeyken
yakalanmamıza da...
Ama en önemlisi Ahmet
Şan'a ve ekibine yönelik, çirkin ve mesnetsiz tezahuratlara daha çok
üzüldük...
Hoş olmadı açıkçası...
Zincirin en güçlü
halkalarından birisidir taraftar...
Eyvallah...
Konyaspor'un kötü
günlerinde son dakikaya kadar verdikleri destekle başrolde oldukları
için fazlasıyla hakediyorlar teşekkürü...
Ama eleştirilmeyecekleri
anlamı da çıkarılmamalı...
Bunu da
pas geçmeyiz...
Dahasını
da yazmak mümkün, ama zülfiyare dokunur...
Amacımız
kırmadan dökmeden doğruları söylemek...
Birincisi
küfür...
Hoşgörü
şehrinin insanlarına yakışmıyor...
Hele de
analara yapılan küfürler...
Ne
taraftarlıkla ne de insanlıkla bağdaştırılabilir...
Ahmet
Şan'ı seversiniz ya da sevmezsiniz...
Yönetim
şeklini beğenir ya da beğenmezsiniz...
Ama küfür
edemezsiniz...
Bu
delikanlıca bir davranış değil...
Samsuspor
maçında 2-2'lik sonuca üzüldük, ama bu küfür olayına daha çok üzüldük...
Bizim
taraftarımıza yakışmıyor üstelik...
Bu yazıyı
yazdıktan sonra başkan Ahmet Şan'ın AA'ya konuyla ilgili haberi düştü...
Başkan, “küfrün
olduğu yerde ben yokum” demiş...
Sonuna
kadar haklı...
Söylediklerinin altına kayıtsız şartsız imzamı atarım.
xxx
Maçla
ilgili söylenecek çok fazla Bir şey yok...
Konyaspor,
en beğendim maçlardan birisini oynadı...
Maçtan
önce yaşananları bildiğim için, futbolcuların o ruh haliyle bu maçtan
çıkamayacaklarını düşündüm...
Maçtan
birgün önce haciz memurları tarafından yataklarından kaldırılan, özel
eşyalarına bile el konulan bu oyuncuların o psikolojiyle çıkıp top
oynamaları alkışlanır...
Yokların
çokca olduğu bir kulübün teknik adamları ve oyuncuları onurluca bir
mücadele sergilediler Samsunspor maçında...
Yukarıda
da söylediğim gibi, keyif aldığım bir maç oldu...
Teknik
konulara dalmadan, yazımı sadece Ali Turan'la noktalayacağım...
Hazır
olmamasına rağmen, iyi top oynadı...
Her
haliyle bu ligin üstünde bir oyuncu olduğunu gösterdi...
Ali Turan,
Konyaspor'un takım içindeki yükselen yıldızı, Hüsnü Hoca'nın da saha
içindeki bir bileni olmaya aday bu performansıyla. |